Bu çizgi roman, Türkiye’nin en büyük öğrenci edebiyat topluluğu olan Sözcük Edebiyat’ı anlatıyor. Zarif bir salon ortamında geçen sahnede, klasik giyimli bir adam, topluluğumuzun adını duyunca şaşkınlıkla tepki veriyor: “Sözcük Edebiyat mı?!” Karşısındaki kişi ise kendinden emin bir şekilde “Evet!” diyerek yanıtlıyor.

Adam, küçümseyici bir şekilde “Altı üstü gençlere yönelik bir edebiyat topluluğusunuz!” diye çıkışırken, karşısındaki kadın gülümseyerek şu güçlü cevabı veriyor:

“Hayır, biz çok daha fazlasıyız.”

Bu cümle, yalnızca bir edebiyat topluluğunun değil; bir fikir akımının, bir mücadelenin, binlerce insanın ortak ruhunun ifadesi. Sözcük Edebiyat olarak çıktığımız bu yolda, sadece kelimeleri sevmekle kalmadık, onları birleştirdik, büyüttük ve anlam dolu bir topluluk yarattık. Bugün, 400.000’den fazla edebiyatseverle buluşarak kelimelerin gücünü paylaştık, fikirlerin yayılmasına öncülük ettik ve gençlerin sesi olduk.

Edebiyat, yalnızca kitap sayfalarına hapsolmuş cümlelerden ibaret değil. O, bir direniştir; gençlerin kendi seslerini bulması, düşüncelerini özgürce ifade etmesi ve sanatın dönüştürücü gücünü keşfetmesi için verilen bir mücadeledir. Biz bu mücadeleyi toplulukça beraber veriyoruz. 

“Sadece gençlere yönelik bir edebiyat topluluğu” olduğumuzu söyleyenlere cevabımız net: Biz çok daha fazlasıyız. Biz fikirlerin özgürce konuşulduğu, kelimelerin sınırları aştığı, sanatın ve bilimin iç içe geçtiği bir topluluğuz. Biz edebiyatı yalnızca bir tür değil bir yaşam biçimi olarak benimseyen, öğrenmekten ve üretmekten vazgeçmeyen binlerce insanız.

Duru Karabulak